ART NOUVEAU VE PETER BEHRENS
Art Nouveau : Yeni Sanat anlamına gelmektedir. 19. yyın sonuyla 20. yyın başlarında Avrupa ' yı etkilemiş ve Osmanlı imparatorluğu’ nda da uygulanmış romantik , bireyselci , genellikle bezemeye özgü kaldığı söylenebilecek bir sanat akımıdır. 20. yy'daki sanat ortamında akademizm kalıplarından uzaklaşma , bağımsızlık ve gruplaşma anlayışları simgelenmiştir. Gençlik ve yenileşme kavramlarını getirmiş herkes için sanat ve her şeyde sanat eğilimlerinin ışığında konut, mobilya, resim , afiş ve başka sanat dallarını da etkileyerek güzel ve ucuz eserlerin üretilmesini amaçlamıştır. En belirgin özelliği dekoratif bir üslüp olmasıdır.Temel özellikleri kavisli ve çizgisel desenlerdir. Tasarımcılar, eserlerinde sembolik ve dışavurumcu içerik katmaktan kaçınarak çalışmanın dekoratif görüntüsüne yoğunlaşırlar. Temalarındaki duygusal ve öyküsel içeriği bir kenara bırakarak da soyut sanatın yolunu açmaya yardımcı olmuşlardır. Akım Japon baskılarından da büyük ölçüde etkilenmiştir. Dönemde Gustav Klimt, Henri de Toulouse - Lautrec, Antonio Gaudi gibi isimler ön plana çıkmıştır.
Art Nouveau , John Ruskin ve William Morris’in düşünceleriyle yaygınlaşan bir ortamda oluştu.William Morris'in Arts and Crafts akımında savunduğu görüşü ele alarak ; 1867′de Londra ’daki uluslararası sergide Japon Pavyonu Avrupa’daki sanatçılar arasında Japon plastik anlayışındaki yalın ritmik ve karmaşık çizgiler yüzeysel renk ve desenleri uygulama isteğini uyandırmış ; bu ortamda mimar Victor Horta’nın Belçika’da Brüksel yakınındaki Uccle’ de yaptığı Tassel Evi ile Art - Nouveau ortaya çıkmıştır.Fransa da Style Nouille
ya da Paris metrosunun girişlerini yapmış olan Henry Guimard,ardından Style Guimard, İspanya’da Modernismo, Almanya’da Jugendstil, İtalya’da Stile Liberty adları ile moda olmuştur. Bu yeni üslup, mimarlık, mobilya,ev, hah, heykel, resim, afiş, grafik gibi birçok sanat dalında uygulama alanı bularak yaklaşık 1920′ lere kadar geçerliliğini korumuştur. 1925′ te Almanya’da kurulan Bauhaus Okulu nun geliştirdiği yapım ilkeleri Art-Nouveau akımının sonu olmuştur. 1875-1890 arası bir araştırma dönemi olarak kabul edilip, 1890-1900 yılları arasında akımı belirleyen yapıların büyük çoğunluğunun gerçekleştirildiği tarihsel akımların geçirsizliğinin kanıtlandığı, sanatlar arası sentezin oluşturulduğu yayılma dönemidir. 1900-1914 arasında ise Art-Nouveau’nun geç dönemde önem kazandığı, eğri çizgilerin üsluplaştığı, çiçek öğelerinin doruk noktasına ulaştığı görülür.
Cam ve Işık eserlerinden biri |
Vazo : Marguerite Galle Petit Palais |
Antoni Gaudi nin Casa Batllo isimli
mimari eseri
mimari eseri
Osmanlı Döneminde de görülen Art Nouveau akımı son dönem İstanbul konut mimarlığında geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Öncelikle yurt dışından getirilen eşyalarla başlanıp, 1890-1920 aralarında mimarlık alanında geniş ölçüde uygulanmıştır. Mekan sorunlarına fazla önem verilmemiş, tarzın temel ilkesi olan strüktür ve bezeme ilişkisi üzerinde fazla durulmamış, bezeme görüntüsüne bağlı dış biçimlendirme ağırlıklı olmuştur.
İtalyalı mimar Raimondo D’Aronco 1894′te İstanbul’a gelmiş Art-Nouveau’yu Türkiye ile tanıştırmış ve uygulamıştır. Ülkemizdeki 'Serencebey Şeyh Zafir Türbe, Kitaplık ve Çeşmesi, Beyoğlu’nda Botter Apartmanı, Yıldız Sarayı’ndaki Çini Fabrikası,Tarabya’daki İtalyan Sefareti, Kuruçeşme’de bugün yıkılmış olan Nazime Sultan Yalısı' D’Aronco’nun yaptığı bilinen Art – Nouveau üslübunda mimarlık ürünlerindendir. Yıldız Sarayı’ndaki Acem Köşkü, Yeni Köşk, Şale Köşkü, Talimhane Köşkü gibi köşkler de D’Aronco’nun Türkiye’de baş mimar olarak görev yaptığı dönemlerde yapılmıştır. Ülkemizdeki Art-Nouveau tarzında geleneksel gereç ve yöntemler kullanılmış, endüstriye bağlı metal yapı araçlarına başvurulmamıştır. Metal, balkon korkuluklarında bezemeye gereç olarak ele alınmış, lale gibi bitkiler ya da böceklerine benzer biçimlerde kıvrımlar verilmiştir.
Ahşap örneklerse bölgesel olarak çeşitlilik kazanmıştır. Bu akımın ülkemizdeki mimarlığında cephe bezemesi açısından farklı bir üslup geliştirememiştir.
Beşiktaş ' taki Yıldız Sarayı
Beyoğlu 'nda Botter Apartmanı
PETER BEHRENS
Hamburg da doğdu. Kimi mimarlar gibi O da ressam olarak işe başladı. Dünyanın ilk büyük Alman endüstriyel tasarımcısı ve '' kurumsal kimliğin babası '' sayılır. Endüstride bütünleştirici bir görsel kimlik ve kalite standardına ulaşmanın ancak tasarımla sağlanabileceğini kavrayan dönemin ilerici AEG genel müdürünün 1907 de Behrens i AEG nin görsel kimliğini gerçekleştirmek üzere göreve çağırması,
kariyerinin dönüm noktası olmuştur.Bu konuda yaptığı çalışmalar ; mimar, endüstri tasarım ve grafik tasarımdır.
AEG için hazırladığı elektrikli kullanım aletlerinden soba ,saat ve çaydanlık gibi endüstriyel tasarımları, süslemeden uzak sade bir yapıda gerçekleştirilmesi nin nedeni güzelliğin işlevini yaratmasına inanmasıydı. 19. yy da ortaya çıkan bu felsefi tavırına Die Neue Sachlichkeit (Yeni Nesnelcilik ) adı verilmiştir.Mimari dalda ise ,1909 da tasarladığı cam perde duvarlı türbin fabrikası kompleksi mimarlık tarihinin ilk kilometre taşıdır. Behrens klasik sanatları tüm görsel sanatlar ve tasarım için kaynak bulmak üzere incelemiştir.
Behrens in grafik tasarım konusundaki kurumsal kimlik çalışmaları amblem, logotype, broşür, kataloglar, basın ilanları, afişler ,ambalajlar, kırtasiye malzemeleri ve 'Behrens kursiv yazısı ' gibi tipografik konularıda kapsar. Behrens AEG çalışmasında ünlü bal peteği biçimini, hazırladığı amblemden,harf karakteri ve mekan düzenlemesine kadar,her türlü tasarımda kullanarak , görsel kimlikte bütünlük sağlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder